Tarihçe
Yakın dünya tarihini incelediğimizde, çalışan memnuniyeti kavramının iş dünyası literatürüne 1930 lu yıllarda girdiğini görebiliyoruz. Kavramın ortaya çıkış gerekçesini, o dönemlerdeki Fordist kitlesel seri üretim konseptinin, işçi cephesinde kaçınılmaz bir şekilde oluşturduğu tepkiye karşı bir etki olarak açıklamak mümkündür. Bilindiği üzere Fordist yönetim, seri üretim bandında insiyatif kullanamayan, vasıfsız kişilikte ve otomasyonun adeta mekanik bir parçası haline gelmiş dolayısı ile mutsuz ve demotive işçileri de ifade etmektedir. Bu nedenle çalışan memnuniyeti kavramının aynı dönemde ortaya çıkışı şaşırtıcı değildir.
İş dünyasındaki “memnuniyet ölçümü” çalışmaları müşteri cephesinde, satış aşamasındaki müşteri memnuniyeti, servis aşamasındaki müşteri memnuniyeti, gizli müşteri analizleri vb. uygulamalar ile derinleşirken, 1960 -70 li yıllarda gelişen İnsan Kaynakları Yönetimi de, bu kavramı sahiplenmiş ve gelişmesine öncülük etmiştir. İlk başlarda çalışma ilişkileri uzmanlarının belirlemiş olduğu standart iş memnuniyeti ölçümü sorularının, çalışanlar tarafından kağıt üzerinde ve sınıf ortamında doldurulmasıyla başlayan bu uygulama, giderek şirketin her süreciyle ilgili olarak çalışanların görüşlerini soran detaylı ve birbiriyle ilişkili çapraz sorulardan oluşan online ve mekan bağımsız bir anket-analiz uygulaması haline gelmiştir.
Özetle başlangıçta üretim odaklı bir eko sistemin kişisel ölçekteki iş memnuniyeti durumunu, standart anket sorularıyla saptamak üzere doğan “çalışan memnuniyeti ölçümü”, günümüzde endüstri psikolojisinden, anket ve iletişim metodolojilerinden, bilişim teknolojilerinden, veri analizi ve raporlama tekniklerinden, proje yönetimi metodolojilerinden vb. daha çok sayıda disiplinden entegre bir şekilde yararlanan güçlü bir analiz ve yönetsel bir karar alma tekniğine dönüşmüştür.
Çalışan memnuniyetini ölçmenin şirkete kazandırdıkları
Çalışan memnuniyetini ölçmenin ve yerine getirmenin sağladığı katkılar, şirketten şirkete farklılık gösterir. Şirketin sektörü, ölçeği, coğrafyası, rekabetin ortamı, müşterinin karakteri, kurumsal kültür, çalışanların beklentileri, yönetimin hedefleri, vb. daha çok sayıda parametre, çalışan memnuniyet analizinin şirkete olan katkısını değişik oranlarda etkiler. Ancak temel olarak söylemek gerekirse bu faydanın yoğunlaştığı alanları şu şekilde sıralayabiliriz:
Doğru veriler elde etmek: Bir yöneticinin şirket içindeki en önemli gereksinimi, doğru kararlar alabilmek için doğru verilere ulaşabilmektir. Şirket yöneticileri, çalışan memnuniyetini saptamak için kişisel duyum, anlık gözlem, dedikodu, ihbar, şikayet vb. informal süreçlerden ziyade endüstriyel kuralları ve uygulama standartları belli olan sistematik, şeffaf ve demokratik bir uygulama kullanarak somut ve net verilere hızlı ve doğru bir şekilde ulaşabilirler.
Doğru kararlar almak: Yöneticiler elde ettikleri bu detaylı veriler ışığında, çalışan memnuniyeti kapsamında çok yönlü ve gerçekçi analizler yapıp proaktif ve doğru kararlar alabilirler. Çalışan memnuniyet analizi sonucunda acil olan-olmayan sorunları saptayıp, hiyerarşik bir çözüm planlaması geliştirebilirler. Dönemsel anketler arasında kıyaslamalar yaparak, iyileştirme sürecini izleyebilir -denetleyebilirler.
Verimli çalışan, kârlı şirket : Yöneticilerin doğru verilere dayanarak aldıkları doğru kararlar sonucu yaptıkları hedefe odaklı somut iyileştirmeler ile çalışma standartlarının yükselmesi ve bunlara istinaden yönetimin saygınlığının ve çalışanların motivasyonunun artması beklenir. Bu aşamadan sonra sistem pozitif bir döngü haline girerek motive olmuş çalışanlardan verimli çalışanlara doğru bir yol izler. Sürecin devamında verimli çalışanlar şirket kârlılığını, şirket kârlılığı ise çalışan standartlarının daha da yükselmesini getirir. Çalışan memnuniyeti kapsamında döngünün bu şekilde kırılmaya izin vermeden tasarlanması, şirkete mutlak başarıyı getirir.
Memet Özkan
Özkan Yönetim Danışmanlık