Son Haberler
Anasayfa / Makaleler - Mali İşler Yönetimi / MERKEZ BANKALARININ BAĞIMSIZLIĞI – 2

MERKEZ BANKALARININ BAĞIMSIZLIĞI – 2

Merkez Bankasının bağımsızlığını açıklamaya yönelik genel yaklaşımlardan birincisi olan Yasal ve Fiili Bağımsızlığı bir ay önceki çalışmada irdelemiştik. Şimdi diğer yaklaşım olan Politik ve Ekonomik bağımsızlığı irdeleyelim.  

2-) Politik ve Ekonomik Bağımsızlık: 

Merkez Bankalarının bağımsızlığını açıklamaya yönelik ikinci yaklaşım, bağımsızlık olgusunun politik ve ekonomik yönden ele alınmasına dayanmaktadır. Buna göre bağımsızlık; merkez bankasının para politikasının enflasyon yada ekonomik aktivite düzeyi gibi nihai hedeflerini belirleyebilme kapasitesini ifade eder. Diğer bir deyişle, merkez bankasının ekonomi politika hedeflerini, hükümetin etkisinden uzak olarak belirleyebilmesidir.         

—Merkez bankasının Politik Bağımsızlığıın ölçütleri—         

a) Atama biçimi ve görev süresi: 

Başkan (Guvernör) bakanlar kurulu kararıyla beş yıllık bir dönem için atanır. Bu sürenin sonunda yeniden atanabilir. Başkana yardımcı olmak üzere dört başkan yardımcısı görevlendirilir. Bunlar yükseköğrenim görmüş; maliye , iktisat ve bankacılık alanlarında bilgi ve tecrube sahibi kişiler arasından , müşterek kararla üç yıllık bir süre ile atanır. Başkan yardımcılarının bu sürenin sonunda tekrar atanmaların veya sürenin bitiminden evvel aynı usulle değiştirilmeleri de mümkündür.          

b) Hedefler arasında fiyat istikrarına öncelik verilmesi:         

Para ve kredi politikasını, kalkınma planları ve yıllık planlar gözönünde bulundurularak , ekonominin gereklerine göre ve fiyat istikrarını sağlayacak bir tarzda yürütmek.         

c) Para politikalarının doğrudan merkez bankasınca düzenlenmesi ve yürütülmesi:         

Para politikasının formülasyonu, uzun dönemde fiyat istikrarı hedefini öncelikli olarak kabul eden ve gözeten apolitik kişilerin kontrolünde gerçekleşmişse,  merkez bankasının bağımsızlığı artmış demektir. Bu durum,  fiyat istikrarının sağlanmasınında bir teminatı olarak kabul edilir.  

Ekonomik bağımsızlık ise; merkez bankasının, para politikasının hedeflerini gerçekleştirmek üzere gerekli araçları belirleyebilme kapasitesidir. Diğer bir deyişle, merkez bankasının hiçbir müdahale ve sınırlama olmaksızın, para politikası araçlarını  kendi iradesi doğrultusunda seçebilmesi ve kullanabilmesidir. 

—–Merkez Bankasının Ekonomik bağımsızlığının ölçütleri——         

a) Merkez bankası kamu kaynak ilişkisi:         

Merkez bankasının ekonomik bağımsızlığının temel ölçütü, merkez bankası ile siyasi iktidar arasındaki finansal bağların kopma derecesidir. Buna göre, bir merkez bankası kamuoyu özellikle de hazineyi ve Kamu İktisadi Teşebbüslerini ne kadar az finanse ederse, merkez bankasının bağımsızlığı da o ölçüde artmış demektir.          

b) Merkez bankasının bankacılık sistemi üzerindeki denetimi:         

Para politikasının etkin biçimde sürdürülebilmesi sadece merkez bankasının, siyasi otoriteden bağımsız olmasına bağlı değildir. Aynı zamanda,  bankacılık sektörününde bu politikaya destek vermesi ve politikanın hedefleri yönünde yönlendirilmesi gerekir. Bankacılık sektörünün para politikasına desteğini sağlamak üzere ikna edilmesi ve yönlendirilmesi görevi,  genel olarak para otoritesi kimliğiyle merkez bankalarına aittir. Merkez bankası ; başarabildiği ölçüde, para politikasının uygulamadaki etkinliği de arttacaktır.         

Merkez bankalarına bağımsızlık verilmesi, kuşkusuz ekonomide ki sözkonusu sorunların tek ve yeterli çözümü için araç değildir. Ancak önemlidir ve gereklidir. Bağımsızlık, hükümetlerin ölçüsüz ve sorunsuz müdahalelerinin önüne geçerek bankanın politize olmasını engeller. Bu da, sağlıklı bir ekonominin gerçekleşmesi yönünde alınmış önemli bir mesafe demektir. Yeter ki,  siyasi otorite bağımsızlık yönünde bir niyet taşıyor olsun… 

Sonuç olarak, bağımsızlık çerçevesinde yapılması gereken düzenlemeler aşağıda belirtilen noktaları kapsamalıdır: 

*Merkez bankasını,  siyasi otoritenin müdahale ve nüfuz alanından çıkartmak ve onu siyaset üstü bir kurum haline getirmek üzere tam bağımsız kılacak yasal bir düzenleme gerçekleştirilmelidir.         

*Merkez bankası guvernörlerinin sık sık değiştirilmesi kurumun saygınlığını ve güvenirliliğini azaltır. Bu nedenle guvernörlerin görev süreleri uzun tutulmalıdır.         

*Guvernörlerin atanmasında politik tercihler ve kaygılar rol oynamamalıdır.         

*Merkez bankasında kurumsal yapının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için guvernörler politik müdahalelere ve baskılara boyun eğmemelidirler.         

*Merkez bankasında görev yapacak personelin seçimi ve atanması işlemi bankanın yetkili birimlerine bırakılması, siyasi otorite müdahalede bulunmamalıdır.         

*Temel makroekonomik hedeflerin belirlenmesi ve sorumluluğu bütünüyle hükümete ait olmakla birlikte, para programlarının hazırlanması ve yürütülmesi bütünüyle bankanın görevi olmalıdır. Hükümet  bu konuda rol oynamamalı ve karışmamalıdır.         

*Parasal programların hazırlanmasında reel ekonomik gelişmeler dikkate alınmalıdır.         

*Merkez bankasının hazırlanan parasal programlarının kesinlikle politik destek görmesi gerekir. Politik desteği arkasına almayan parasal programlar, kamuoyunda kredibilite kaybına uğrar. Bu da, programın başarı şansını azaltır.          

*Merkez bankasının parasal programlarının maliye politikası ile desteklenmesi gerekir. Aksi halde, uygulamanın başarılı sonuçlar vermesi güçleşir, hatta imkansız hale gelir.         

*Merkez bankası öncelikli amaç olarak, orta vadede ulusal paranın iç ve dış değerinde istikrar sağlamayı hedef almalıdır.         

*Merkez bankasına yapabileceği görevler yüklenmeli ve görev çeşitlendirilmesine  gidilmemelidir.  Daha somut bir ifadeyle merkez bankasının görevleri parasal konularla sınırlı tutulmalıdır.                  

*Para politikasını yürüten kurum ve birimler arasında eşgüdüm sağlanmalıdır.         

*Seçim dönemlerine göre parasal ve mali konjonktürün değişmesi önlenmelidir.         

*Siyasi otoritenin seçim dönemlerinde merkez bankası kaynaklarını keyfi biçimde kullanmasını engellemek için yıılık para arzı artışı sabit bir orana bağlanmalıdır.          

*Kamu iktisadi kuruluşlarının merkez bankası kaynaklarıyla finansmanından kaçınılmalıdır.         

*Kamu finansman açığı, bütçenin belli bir oranı ile sınırlandırılmalıdır.         

*Merkez bankası teşvik politikası aracı olmamalıdır.         

*Merkez bankası istihdam yaratma aracı olarak kullanılmamalıdır.         

*Merkez bankaları, kalkınma bankası işlevini üstlenmemeli, kendilerinden bu görevi yapmaları beklenmemelidir.  

Sedat DİNÇER

Ekonomist-Mali Analist

s.dincer@superonline.com

sedatdincer@haberx.com

(Yazar hakkında: 1976 doğumlu, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur Para ve Sermaye Piyasalarında Yatırım Uzman asistanlığı ve danışmanlık yaptı. Halen İnterdekor Şirketler Topluluğu yönetim merkezinde Krediler-Finansman-Risk yönetimi departmanında Mali Analist olarak görev yapmaktadır.)

Scroll To Top