DIŞ KAYNAK KULLANIMI
Boy fukarası ve yetenek düşmanı Tom Cruise’un en yakışıklı oyuncu, en iyi oyuncu, en popüler oyuncu gibisinden sürüsüne bereket sıfatları bol keseden kazandığı ve daha da acımasız bir gerçek olarak tüm filmlerinin gişe rekorlarına abone olduğu bir pazarlama dünyasında, önünüze sunulanın gerçek kimliğinden kuşku duymamanız mümkün mü?
Kuşku duyabilirsiniz, ancak sadece gerçeği hissederseniz.
Çocuğunuzu heyecanla götürdüğünüz, adı “Harry Potter and the Philosopher’s Stone” olan filmin, bir başka diyarda “Harry Potter and the Sorcerer’s Stone” olarak sunulduğunu öğrendiğinizde, neler oluyor diye kuşkulanmamanız mümkün mü?
Yine kuşku duyabilirsiniz, ancak sadece gerçeği hissederseniz.
Besson’un unutulmaz filmi “Big Blue”nun hüzünlü sonunda, tüpsüz dalma şampiyonunun denizin derinliklerinde iken yanına gelen yunus balığına dokunmak uğruna, onu hayata bağlayan dalış ipini bırakmasını ve kaçınılmaz ölümle kucaklaşmasını izlerken, içtenlikle duygulanırsınız. Ancak çok sonraları, yine bir başka diyarda aynı filmin bir diğer ve bu sefer mutlu sonla biten versiyonunun olduğunu öğrendiğinizde, bize neler yapıyorlar diye kuşkulanmamanız mümkün mü?
Zamanla, artık gerçeği hissetmeseniz bile hep kuşku duyarsınız.
Bir önceki yazımızda, günümüzde şirketlere sunulan (ya da sunulmaya çalışılan) yönetim danışmanlığı hizmetlerindeki doğrular ve yanlışlar konusunda bazı bilgiler vereceğimizi belirtmiştik.
Bunlardan ilki dış kaynak kullanımı, nam-ı diğer “outsourcing” !
Özellikle son yıllarda yoğunlaşan kalite hareketi ve bilişim teknolojilerinin dinamizmiyle tetiklenen yönetim danışmanlığı çalışmaları, sektörel ve kurumsal platformlarda, teknik ve etik olgunluğa erişme yolunda zor aşamalardan geçmektedir. Bu “zor” tabir ettiğimiz aşamalardan birisi de, yönetim danışmanlığı alanına giren tüm yönetim metodolojilerinin, olduklarından farklı bir şekilde, “tek çözüm-kaçınılmaz çözüm” olarak, tüm müşterilere koşulsuzca sunulmalarıdır.
Yazımızın konusu olan dış kaynak kullanımı da, bu “tek çözüm-kaçınılmaz çözüm” yakıştırmasından nasibini almıştır ve almaya devam etmektedir.
Şirketlerde bir zamanlar yönetim kurulları ve şirketin iş yapma biçiminin belirlendiği stratejik seviyelerde tartışılan “Core business” tartışmaları zamanla tabana yayılmış, operasyonel seviyelerde kendisini “dış kaynak kullanımı” olarak göstermiştir.
Stratejik önemi olmayan operasyonel seviyelerdeki bu dış kaynak kullanımı, “yemek”, “temizlik” gibi iş tanımlarından zamanla terfi ederek, stratejik önemi giderek artan insan kaynakları ve idari işler, bilgi teknolojisi, lojistik, satış ve pazarlama, müşteri hizmetleri vb. iş tanımlarına dönüşmüştür.
Bu terfinin etkisi ile sadece dış kaynak hizmeti vermeyi hedefleyen ve sektörel uzmanlıklara sahip olan şirketler kurulmuş ve kurulmaktadır.
Bugün dünyada birçok dev şirketin sadece üretime odaklandığı, diğer bir çok işlerini “outsource” ettikleri herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Ancak “dış kaynak kullanımı” gerçekten de söylendiği gibi, dünyanın her yerinde ve her şirkete uygulanabilen, onların asıl işlerine odaklanmalarını sağlayan, böylece verimliliklerini artıran bir metod mudur?
Dış kaynak kullanımı koşulsuzca her şirkete uygulanabilir mi?
Ya da uygulanmalı mıdır?
Başarı öykülerinde (success story) adları sıkça geçen ve her türlü yönetim metodolojilerini bünyelerinde zaman zaman uygulayan endüstri devleri, bugün dış kaynak kullanımı konusunda neler yapıyorlar?
Öncelikle belirtelim ki, amacımız dış kaynak kullanımını hakkında negatif yargılara varmak değil, onun müşterilere sunuluş tarzını eleştirmek ve kimlere ve ne zaman gerekliliği konusunda, genel söylemin aksine, akıllara soru işaretleri sokmak.
Laf salatası değil, örnek mi istiyorsunuz?
İşte Türkiye’nin elektronik ürünlerde ihracat şampiyonu olan bir dev şirketinin, 2001 yılında 450.000 ürününe ait 36.000.000 kopya dokümanını basmak için satın aldığı, dakikada 135 ile 180 sayfa baskı yapabilen 3 baskı makinesi, bu makinelere bağlı çalışan 2 digipath yazılım ünitesi, birer giyotin ve ciltleme makinesi, baskı hızları dakikada 20 ile 40 sayfa arasında değişen çok fonksiyonlu 5 dijital baskı makinesi, hoşçakal dış kaynak kullanımı, hoşgeldin düşen maliyetler ve artan verimlilik. Bu devin yıllarca matbaaya kaptırdığı paraların hesabını yapmadığını söyleyebilir misiniz?
Yukarıdaki bilgiler gizli değil, ancak firma isimlerini özellikle çıkardım, isteyen Mart 2001 tarihli basın organlarından bu bilgileri kontrol edebilir.
Tabi ki ayın karanlık yüzünde olup bitenlerden de kısaca bir örnek vermek gerekiyor.
Başarı öykülerinin vazgeçilmez başrol oyuncuları ve yönetim metodolojilerini bünyelerinde zaman zaman uygulayan endüstri devlerinden bahsetmiştik. Bir çok konuda dış kaynak kullanımını gerçekleştirmelerine rağmen, özellikle bazı sektörlerde ana sanayii temsil eden dev firmaların kurdukları verimsiz plastik atelyelerinin, bu konuda çok daha profesyonel dış kaynak hizmeti sunabilecek olan sektörleri öldürdüğünü biliyor musunuz? (1). Yani hem KOBİ’leri öldürüyoruz, hem de şirket için verimli olabilecek bir dış kaynak kullanımını devre dışı bırakıyoruz. Bu durum bize, yönetim metodolojilerini satabilmek için başarı öykülerini sunarken hep baş köşeye oturttuğumuz dev şirketleri her boyutuyla ve biraz daha itina ile incelememiz gerektiğini söylüyor.
Sonuç olarak, dış kaynak kullanımını seçerken (ya da seçmezken), dayanağımız diğrlerinin başarı ya da başarısızlık öyküleri değil, koşulları incelemeden getirilen “tek çözüm-kaçınılmaz çözüm” tavsiyesi hiç değil, şirketin kendine has parametreleri olmalıdır. Bu parametrelerin incelenip değerlendirilmesi ise yönetim danışmanlığı disiplinine girmektedir.
Memet Özkan
memeto@hotmail.com
Yararlanılan kaynaklar:
(1) “Ana Sanayi KOBİ’leri Engelliyor”, Finansal Forum, 29 Nisan 2002, Plastik Eki, Sayfa 7