ÜNLÜ YA DA EFSANE
“Ünlüysen herkes ne yaptığını bilir ve zenginsindir. Efsanenin anlamıysa çok farklı: Herkes ne yaptığını bilir, ama sen bitmişsindir.” diyor 1978’lerdeki politik rockın önemli temsilcilerinden birisi olan Joe Strummer.
Ünlü ya da efsane olmanın yolları bu kadar birbirine yakın, bedeli bu kadar birbirinden uzak.
Sözün daha derin anlamlarını irdelemiyeceğim, zira herkes kendine göre farklı bir yorum getirebilir.
Ama sonuçta, her zaman ve her yerde, ünlü ya da efsane olabilirsiniz.
Diğer bir deyişle, zirvede ya da dipte olabilirsiniz.
Evinizde, çevrenizde, işyerinizde, sektörünüzde, ülkenizde ve belki de dünyada…
Cümlenizdeki bir virgülün ya da kelimelerin yerlerini değiştirerek…
Korkarak ya da cesurca…
Peki siz hangisini tercih edersiniz?
O kadar da zor bir soru değil.
Örneğin…
2000’li yılların ürünü olan müşteri ilişkileri yönetimi (customer relation ship) şirket stratejilerinde çok önemli bir yer tutar ve bu strateji kapsamında öncelikle sizin için en kârlı olan müşteriye odaklanmalısınız, dediğinizde ünlü olurken…
Müşteri ilişkileri kavramı aslında çok eskiden beri var olan bir içeriğin farklı bir kılıfta yeniden sunulmasıdır ve siz en kârlı müşterinize odaklanmakla ileride kârlı olabilecek bütün müşterilerinizi şimdiden kaybetmeye mahkumsunuzdur, dediğinizde ise efsane oluverirsiniz.
İşletmenizde uzun yıllardan beri çabalayarak ve tüm çalışanlarınızın katkılarıyla ulusal kalite ödülü almanın faziletlerinden bahsedip ünlü olurken…
Karşılarına çıkan ilk ciddi ekonomik krizde o ödülü almalarına fiziken ve gönülden destek veren işçilerin toptan işten çıkarıldığından bahsederseniz, efsane oluverirsiniz.
Mrp (material requirement planning), erp (enterprise resource planning) uygulamalarınızı en son çıkan yazılımlarla ve uzun aylar süren yoğun proje çalışmaları sonucunda başarıyla tamamladığınızı, tüm proje boyunca aldığınız uzman danışmanlık hizmetlerini sektörel basında uzun uzun ve detaylarıyla anlatırsanız ünlü olurken…
Mrp, erp projelerinizin bitiminden çok değil, en fazla bir yıl sonra bilançonuzu (ve eğer cesaretiniz varsa diğer performans ölçümlerinizi) detay kalemler bazında ve geçmiş yıllara göre kıyaslayabilirseniz ve pencereden dışarı göz atıp uzman danışmanlarınızın artık işsiz dolaştığını gördüğünüzü söyleyebilirseniz efsane oluverirsiniz.
Artık tezgah başında makinenin değil insanın sözünün geçtiğini, matriks ve yatay organizasyonda yetki devrinin ve insiyatif kullanmanın en üst seviyede gerçekleştiğini söyleyerek, takım çalışması, yapıcı rekabet ve stratejik insan kaynakları yönetiminin şirket politikasındaki kaçınılmaz öneminden bahsederseniz, ünlü olurken…
Kriz dönemlerinde işten atılan insan kaynakları uzmanlarınızdan, giderek dikeyleşen organizasyon yapınızdan ve bu dikeye tırmanmak için kendi aralarında kıyasıya rekabet eden ve başarılı takım çalışmasını aslında sadece hatalarını örtmek için yapan çalışanlarınızdan bahsederseniz, efsane oluverirsiniz.
Bunlar yönetim danışmanlığı alanında sapabileceğiniz yolların küçük bir kısmı.
Eminim, her sektörde bunlara benzer yollar mutlaka vardır.
Burada yazacağım, bu konulardaki yazılarda belki efsane olmak mutluluğuna erişemiyeceğim. Ancak çoğunluğunun, meyvelerini sınırsızca yiyebilmek için durmadan ünlü olmaya uğraştığı bir toplumda, efsane olmanın bedelini ödemeye hazır insanların olduğu bir yerde yazıyorum sanırım. Bundan cesaret alarak yönetim danışmanlığı alanında yeni gibi görünüp te aslında çok eskiden beri var olan, ya da uygulandığı düşünülüp te aslında kavramsal olarak yanına bile yaklaşılamayan, ya da modaya uymak adına kaynakların, uğrunda gereksiz ve/veya bilinçsizce tüketildiği metodolojilerden kısaca bahsedeceğiz.
Memet Özkan
memeto@hotmail.com