YANITLAYAMADIĞIM SORULAR!


Bir şeyi iyi bilmek için, 
ayrıntılarını bilmek gerekir. 
Bu da hemen hemen 
sonsuz olduğuna gore, 
bilgilerimiz hep yüzeysel ve eksiktir.

La Rochefoucauld


Soru ve yanıt, bilgi yönetiminin en önemli bileşenlerinden sadece ikisidir. Tıpkı sor(a)madığımız sorular ve ver(e)mediğimiz yanıtlar gibi. İşe nereden başlanacağı konusuna gelince ben, ver(e)mediğim yanıtlarla başlıyorum. Ardından sizinkileri bekliyorum.


*Günümüzde artık, IT (bilgi teknolojileri) projelerini zamanında bitirmek, bütçesinde bitirmekten çok mu daha önemli?

*En pahalı IT proje bütçeleri, zaman içinde genelde en çok tasarrufu yapan projelerdir. Bu tümceyi KOBI’lere nasıl tercüme edersiniz?

*Bilgi teknolojisi ile artık verileni değil, istediğimi alacağım söyleniyor. Doğru mu? Her istediğimi alabilecek miyim, ya da her istediğimi verecekler mi?

*”Big Brother” ne zaman gelecek ya da ne zamandan beri burada?

*Sizce Türkiye’de şirketler bugün hangisini soruyorlar? “İşlerimi internet üzerinden yürütebilir miyim?” sorusunu mu, yoksa “işlerimi internet üzerinden nasıl yürütebilirim?” sorusunu mu?

*Ne aradığımı bilirsem, bu artık internette sörf ya da yüzlerce kanallı tv’de zap yapmayacağım anlamına mı geliyor? Bir gün gelecek, artık ne aradığımı biliyor olacak mıyım, yoksa hala aramaya devam mı edeceğim?

*Internet kullanıcısına ait detaylı bir veri tabanının oluşturulmasını savunurken, Hotmail’den account alabilmeniz için, size sorduğu sorulara ne kadar doğru yanıt veriyorsunuz? (Ya da internette anonimlik sizin için ne ifade ediyor?)

*IT sektöründe, yönlendirici teknolojilerin (persuasive technologies-captology) dizaynında psikologların katkısı hangi boyuttadır? Yönlendirici teknolojilerin zorlayıcı teknolojilere dönüşmemesi için ne yapılmalıdır?                            

*Neden psikologlar, sürekli düzenlenen “geleceğin meslekleri” listelerine bir türlü girmezler?

*Nitelikli işgücüne dahil olan hamile bayanlara, işten uzaklaşmamaları için ev ofisi çalışmaları uygulanmalı mıdır?

*WAP teknolojisinin cep telefonlarını “thin client”a çevireceği söyleniyor. Bunu, o da düşünmüş müydü?

*IT sektöründe “giyilebilir”ler çok uzakta olmamasına rağmen herkes hala “taşınabilir”lerden bahsediyor. Markette ise “gömülü”ler satılıyor. Naif tüketici olarak, önce onların cüzdanlarını mı şişireyim, yoksa “masaüstü”me devam mı edeyim?

*Bir zamanlar bir bilgisayara girilen verilerin çoğu yine bir bilgisayardan çıkan verilerdi. Şimdi durum nedir, bilen var mı?

*Zamanla veri depolama ve korumanın öneminin artacağından bahsediliyor. Veri ayıklama konusu neden konuşulmuyor?

*Bilgi kirliliği nedir? Hangi deterjanı kullanmalıyım?

*Madem bilginin değeri paylaşıldıkça artıyor, o halde neden bilgi hep saklanmaya çalışılıyor?

*Bilgiye ulaşanlarla, bilgiye ulaşamayanlar arasında gelir farkı doğar mı?

*Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmak, acımasız ve son sürat giden kariyer savaşlarında bana bir avantaj sağlar mı?

*Beni burada tek başıma bırakıp, gitmem gereken yeri söylemeden önce elime ikisini de tutuşturdular ve tercihi bana bıraktılar. Harita ya da pusula. Siz olsanız hangisini kullanırdınız?

*”Yedek paraşütünüz olmadan yere sağ salim inebilme şansınız %70′dir” tümcesindeki %30′luk pay, sizi “yüzdelerle konuşma” konusunda ne kadar motive ediyor?

*Kuralların amacı sıfır hata mıdır (hatasızlık), yoksa en az hata mıdır? Hatasızlık ve en az hatanın tanımı nedir?

*1983′lü yıllarda Houston Üniversitesinde “Başarısız Denemeler” kursunu veren ve “Başarısızlığı kutlayarak, başarısızlık korkusu ortadan kaldırılınca kişi daha yaratıcı ve girişken oluyor” diyen Prof. Dr. Matson’I tanıyor musunuz?

*Toplam kalite öldü mü? Neden artık hiç kimse adını anmıyor? Yoksa yeni gelin, şirketlerin “Kurumsal Toplumsal Sorumluluk”ları mı?

*Toplam kalite, “müşteri memnuniyeti ön plandadır” diyor. IT sektörü çalışanı olarak, müşterimin ne istediğini biliyor olduğundan, dolayısı ile memnuniyetinden neden bu kadar kuşkuluyum?

*Ibsen, sağlıksız koşullarda çalıştıkları işyerlerini kaybedecekleri korkusuyla, sağlıklarını ölümüne tehlikeye atarak çalışmaya devam eden kasaba halkına karşı mücadele eden doktoru anlattığı, “Bir Halk Düşmanı” adlı kitabını yazarken, müşteri memnuniyeti konusunda ne düşünüyordu acaba?

*Eğitime gereksinimi olduğunu düşündüğünüz, fakat bu eğitimi almak istemeyen personelinize ne yaparsınız?

*Büyük Kalite Ödülü’nü -tüm çalışanlarının katkısı ile- alan bir şirket, ödülünün ertesinde, krizi bahane ederek işçi çıkarabilir mi?

*Zincirin, en zayıf halkası kadar sağlam olduğu söylenir; ama neden şirketler, en güçlü halkaları kadar güçlü olduklarını göstermeye çalışırlar?

*Süreç yönetimi kapsamında, “Müşteri Şikayetleri” bir süreç midir?

*Neden bugünlerde, pazarda ilk olmak, doğru ürünle bulunmaktan çok daha önemli?

*”Sattığınız ürünün bütün özelliklerinden bahsetmeyin, sadece işinize yarar özelliklerinden bahsedin” diyorlar. Ya bugün değil de, yarın işime yarayacaksa?Peki yarın, ne zaman? Bir dakika sonra mı, yirmidört saat sonra mı?

*Maden suyu reklamında, gün boyu kaybedilen mineralleri kazanmak için içiniz deniliyor, yani ben bu maden suyunu akşamdan akşama mı içmeliyim?

*Bir ürünün x serisi çıkıyor. Bir zaman sonra ardından super x serisi çıkıyor. Bundan sonra yeni çıkan bir ürünü almayıp, almak için hep super serisini mi beklemeliyim?

*Türkiye’de ilk çöp torbasının ne zaman ve nasıl kullanılmaya başladığını biliyor musunuz? Evinizde çöp torbası mı kullanıyorsunuz, yoksa çöplerinizi kullanılmış Migros torbalarına mı koyuyorsunuz?

*Çöp torbası, çöp kovasını temiz tutmak için mi kullanılır?

*Diş fırçası kullanıyor musunuz? Türkiye’de interneti kullananların, diş fırçası kullananlara oranını biliyor musunuz?

*Tek bir ürünün farklı yerlerdeki farklı fiyatlarını kıyaslayabileceğim tek para birimi “euro” gelip te, tüm “euro zone”larda aynı ürünün en pahalısını kullananın “ben” olduğunu anladığımda, ne yapacağım? Yapacak bir şeyim olacak mı?

*Ben hangi kuşaktanım? X mi, yoksa next mi?

*Tanrı artık bir gün, “Beni oraya inmek zorunda bırakmayın!” diyecek mi?


Memet Özkan

memeto@hotmail.com 


Yazarın notu: Bu yazı, BT-Haber gazetesinin 2000 yılı 266. sayısında yayınlanan “Yanıtlayamadığım Sorular!” başlıklı yazımın, daha uzun bir versiyonudur.